10 Temmuz 2015 Cuma

NİA

 
 

Kimsenin inanmadığı bir adam, bir gün kimsenin göremediği haliyle geldi bana. Açıklanamayan, anlatsan bile kimsenin farkına varamayacağı zihniyet. Onu yaşamak, onunla yaşamak. Onu ilk gördüğümde ne düşündüğümü hatırlamıyorum bile. Zaman geçtikçe bende uyanan tek kanı garip giyimli, güzel dudaklı, dansçı çocuk oldu. Nasıl bir zaman geldi ve çekim alanına girdim. Farkında değildim onun için vardım. Kahve falına baktığına inandırdı beni, o baktı, ben dinledim. Fark edemedim bizi gördü. Yalnızken dinlediğimiz ilk şarkının ‘my woman’ olması tesadüf değildi. Bu adamın astral bir seyahat olduğunu keşfetmek neden bu kadar uzun sürdü? O biraz önceki çocuk varya; insana çilekli cheesecake isteten pespembe dolgun dudaklı, yağmur ormanlarında dolaşıyor hissini uyandıran dalgalı saçlı, yüzüne gölgeler düşüren bukleleri olan , enfes lezzette, üstün kalite bir filtre kahve. İnsanın ne için yaşadığını sorgulatan özgüven. Sabah yanında uyandığında kadınlığının hakkını sana yeterince vermiştir. Onunla minnettar uyanırsın.

 
O başlasın Jose Arcadio Buendia’dan bana beni anlatsın. Kendimi keşfettirsin. Ben sadece onunla benim. Sonunda öğrendim. Herkes yanıldı. O yeryüzünde aşkın yansıması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder