30 Haziran 2015 Salı

-ebilmek


Ne kadar sevebilirsin?

O uyurken saatler önce uyanıp ona sahip olduğun için ağlayabilecek kadar?

O bilmese de biraz daha fazla görebilmek için 24 saat çalışmayı göze alabilecek kadar?

Kokusunu bulabilmek için 150 tane parfüm deneyip kafayı bulabilecek kadar?

Terk edilmiş bir binanın çatısına o sever diye kahvelerle adını yazabilecek kadar?

Güvende mi kaygısını yadsıyamadığı için her eve gidişinde takip edebilecek kadar?

Tek kaşını kaldırmasının, dudağını yemesinin, gözlerini kısmasının, alnını kaşımasının ne demek olduğu bilebilecek kadar?
 
Şaha kalk. Dörtnala koş. Sevebilmeyi becer. Yoksa lafa rüzgara verecek zaman yok.

29 Haziran 2015 Pazartesi

Anne Gibi


Kızlar size bir haberim var. Kesin bilgi herkese yayalım. Hepiniz zamanı gelince annelerinizin level atlamış versiyonları olacaksınız.

Sen! Titizliğinden şikayet eden, Mr.Muscle’ın yaptığı temizliği beğenmeyeceksin.

Özgüveni yüksek ise varyaaaa sen ukalalığın, kendini beğenmişliğin, oscarını alırsın valla.

Sesini mi yükseltti sanıyorsun senin eko ayarların adamın kulağında duymak adına katman bırakmayacak.

Güzel yemek yapıyorsa bak  Emine Beder’i düdükleye koyup patates diye haşlarsın.

Sabah 8 akşam 5 gezmeye gidiyorsa kusura bakma da adın sürtüğe bile çıkabilir.

Kadın giyinmeyi biliyorsa senin içinden bi  Sarah Jessica Parker çıkmasına ramak kalmıştır.

Soyduğu elmanın kabuklarını yüzüne yapıştırıyorsa tv karşısında, üzgünüm ama haftada bir günün masajdı, cilt bakımıydı, saunaydı, spordu, kuafördü geçecek.

Çok okuyorsa ondan korkun işte, ne olacağını şaşıracaksın. Çünkü okuduğu her şey olmak isteyeceksin. Okur, çizer, gezer, diker, oynar, güler, ağlar, ezer formlarının tek vücutta akıl almaz buluşması.

 
Kadın olmayı, sen olmayı annenden öğreneceksin başka yolu yok. En hayırlı evlat kız evlat işte, kadında şanslı yani. Duygusala bağlamaya gerek yok.

Doğru?

Yıllar geçtikçe doğrular doğruluğunu yitirip şekilleniyorlar. Senceli, benceli haller alıyorlar. Hani doğru her zaman tekti? Kimin düşüncesine veya zamana bürünüp değişiyorlar? Zamanın, mekanın durumun şartlarıyla mı doğru gözüküyor bizlere?

- Saflık: 15 yaşındaki bir kadının doğrusu; "Tutacağım bir elin hesabını ilerde eşime veremem."
- Normallik: 18 yaşında doğru; "İlişki paylaşımdır. İnsanları tanımadan doğru kişiyi bulamam."
- Alışılagelmişlik: Yaş yirmiler; "Ten uyumu çok önemli. Pazardan kavun karpuz alır gibi adam mı seçeceğiz."
- Çirkinlik: Kimin yatağında uyandığının önemsizleştiği zamanlar.

Nerden nasıl bakarsak bakalım. Şartlar ne olursa olsun kendi doğrularımız çirkinleşmesin.

28 Haziran 2015 Pazar

Bungalov

Başladığım yere geri dönüyorum. Tam iki sene sonra. Bu sefer keşkelere yer yok. Aramak zorundayım.
Çalıyor.
- Selam, iki biletim var akşam 11, hayaline kurduğumuz o tatile.
- Tamam. Görüşürüz.

Kimse mi olmadı hayatında, benim gibi biten günde mi kaldı acaba? Sanki yılarımı verdiğim adam değilmişçesine en bakir heyecanla.
İşte orada. Yalnızmışçasına, umursamaz, hala çocuk. Durdum orada öylece geçmişimi izledim. Nedenlerimi, olmazlarımı, başarımı ve başarısızlığımı. Her şeye rağmen bizim olan bir hafta sonuna değerdi.
- Gelmişin
- Hala aynı kokuyorsun.

Adamın omzunda bir kadın, sancılı sessizliğin içinde saçlarını okşayan şefkat. Bekle. Dudaklarını bulduğun an her şey başlayacak yeniden, tıpkı bittiği gibi.

27 Haziran 2015 Cumartesi

Gece

Bir gece, hem ilk hem de son olan gece. Yıllardır hayalini kurduğum ve kurduğum düşün bir anda elimden alındığı, yerin ayağımın altından kaydığı o zifiri karanlık. İçimdeki masumiyet, sevgi, teslimiyet, tutku, arzu ve şehvet. Duyguların masumiyetten şehvete doğru kaydığı o en insani an.
Sonunda kollarında, onun yatağında... O da beklemiş. Benim için dünyanın başladığı yer. Nirvanam. Beni doruklarına çıkardı, teslimiyet anında zirvesinden eteklerine bıraktı. Ondan cevabını alamadığım tek sorunun yanıtıyla; en yakın arkadaşındı...
Birlikte uyanacağımız o gecenin sabahı hiç olmadı. O gece o evden çıkışım bizi bitirdi sevgilim.
Her hikayenin sonu başında gizlidir. Aslında başladığında bitmiştir hikaye.

26 Haziran 2015 Cuma

Hatırlarsan...

İlişki nedir insan için sadece karşılıklı olunca hissedilen olgu mu, yaşanılan an mı veya karşındakiyle anlam bulan zaman, mekan, olay mı? Peki her zaman iki kişi olması şart mı? Ya bittiğinde hatırladığın şeyler ne; sadece sana kalan anı mı, özlem mi? Beraber geçirdiğiniz anlar o yokken neden hiç yaşanmamış sanki hayatında olmamış, bir yandan da onsuz tek bir saniyen yokmuş gibi. Heyhat! Özle iki hece  özünde onun okusuna duyduğun hasret, artık kulağına çalınmayan sesi.